14 Ocak 2010 Perşembe

Bu da böyle olsun

her gencin derdi olan "final dönemi", geldi çattı, hatta geçmek üzere. tabi ki tüm bu geride kalan sonbahar ve kışı sağlam geride bırakan bünyelerde ne görülür final zamanı? evet, cevap çok belli, hastalık! 2 gün önce "boğaz gıcıklanması" olarak baş gösteren ufak öksürükler, kuzeyden gelen soğuk hava dalgalarıyla birlikte, "kuru ve bitmeyecekmişcesine uzun süren" öksürüklere bıraktı yerini. meteorolojiden gelen tahminlere göre, yer yer halsizlik de hissedilecekmiş. aman diyim, sıkı giyinmek lazım bu dönemlerde. hatta sıkı giyindiğini düşünüyorsan bile yeterli olmuyor, en temizi "sıkı giyindim lan" dedikten sonra bi kat daha giymek, "katmerli sıkı" giyinmiş olmak. en azından bundan sonraki ömrümün sonuna kadar olan süreçte izleyeceğim yol haritası bu olacak benim. "enough is never enough" hesabı yani.

peki ne türlü badireler atlatıldı bu süreçte? galiba her şey atlatıldı ya. ne uykusuz geceler kaldı, ne kapanan gözler, ne de sinir bozan ve gelecekte de bozması muhtemel olan ekşınlar. tabi şimdilik tüm bunlar, yine de geleceğin ne getireceğini bilmiyoruz. "umutla bakmak" gibi bi kavram da literatürümüzde olmadığı için, "bakalım" diyoruz sadece.

ha tabi bir de, çok kişilikliymişim gibi "sürekli çoğul eki kullanma" durumum var. bu nereye kadar sürecek böyle, gerçekten bilmiyorum ama sanki çoğul eki kullanınca daha etkili oluyormuş gibi geliyor bana, yoksa şüphen mi var?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder